Bir balık ve aşkı bulan bir kurbağa

Bir zamanlar, derin bir gölde yaşayan bir kurbağa vardı. Bu kurbağa çok yalnızdı, çünkü diğer kurbağalar onunla oynamak istemiyorlardı. Onlar, onun çok çirkin ve sıkıcı olduğunu düşünüyorlardı. Bu yüzden, kurbağa günlerini gölün dibinde saklanarak geçiriyordu. Gölün dibinde, birçok taş, bitki ve hayvan vardı. Ama kurbağa, bunlara ilgi duymuyordu. O, sadece bir arkadaş arıyordu.

Bir gün, gölün yüzeyine çıkmaya karar verdi. Belki bir arkadaş bulabilirdi. Gölün üzerinde güneş parlıyor, kuşlar şakıyor, çiçekler açıyordu. Kurbağa, bu güzel manzarayı hayranlıkla izliyordu. Tam o sırada, gölün kenarında bir şey parladı. Kurbağa, merakla yaklaştı. Bir balık kovası gördü. Kovada, birçok renkli balık yüzüyordu. Kurbağa, onları çok beğendi. Onlarla konuşmak istedi.

  • Merhaba, ben kurbağa. Siz kimlersiniz? – diye sordu.
  • Merhaba, biz balıklarız. Biz, bir balıkçı tarafından yakalandık. Bizi gölde bıraktı, ama kovayı da yanımıza koydu. Şimdi buradan çıkamıyoruz. – dediler.
  • Oh, ne kadar üzücü. Siz de mi yalnızsınız? – diye sordu kurbağa.
  • Evet, biz de yalnızız. Burada hiç arkadaşımız yok. – dediler.
  • Peki, size yardım edebilir miyim? – diye sordu kurbağa.
  • Evet, lütfen. Eğer bizi kovadan çıkarabilirsen, seninle arkadaş oluruz. – dediler.

Kurbağa, çok sevindi. Onlara yardım etmek için kovanın yanına gitti. Ama kova çok ağırdı. Kurbağa, onu hareket ettiremedi. Balıklar, üzüldüler.

  • Üzgünüm, kovayı kaldıramıyorum. Başka bir yol bulmamız lazım. – dedi kurbağa.
  • Belki, kovanın içindeki suyu boşaltabilirsin. O zaman, kova daha hafif olur. – dedi balıklardan biri.
  • Ama o zaman, siz de kurursunuz. – dedi kurbağa.
  • Olsun, biz senin için feda oluruz. Sen bize arkadaşlık etmeye çalıştın. Biz de sana minnettarız. – dediler.

Kurbağa, onların bu fedakarlığına çok duygulandı. Onları kurtarmak için başka bir yol bulmalıydı. Birden, aklına bir fikir geldi. Kovayı delmeye karar verdi. Böylece, su yavaş yavaş akacak, balıklar da göle ulaşabilecekti. Kovayı delmek için, gölün dibinden bir taş aldı. Sonra, kovaya vurmaya başladı. Kovada bir delik açıldı. Su, akıyordu. Balıklar, sevindiler.

  • Bravo, kurbağa! Sen çok akıllısın. Bizi kurtardın. – dediler.
  • Rica ederim, balıklar. Ben de sizin arkadaşınız olmaktan çok mutluyum. – dedi kurbağa.

Kurbağa, kovayı delmeye devam etti. Su, azalıyordu. Balıklar, göle yaklaşıyorlardı. Ama aralarında, bir tanesi vardı ki, diğerlerinden farklıydı. O, çok güzel bir balıktı. Rengi, gökkuşağı gibi parlak ve canlıydı. Kurbağa, ona hayran kalmıştı. Onunla konuşmak istiyordu.

  • Merhaba, sen çok güzelsin. Senin adın ne? – diye sordu.
  • Merhaba, ben balık. Sen de çok cesursun. Senin adın ne? – diye sordu balık.
  • Ben kurbağa. Seni çok beğendim. Seninle arkadaş olabilir miyim? – diye sordu kurbağa.
  • Tabii, ben de seninle arkadaş olmak isterim. Ama nasıl olacak? Sen gölde, ben kovada yaşıyorum. – dedi balık.
  • Merak etme, ben seni kurtaracağım. Kovayı deliyorum. Su, akıyor. Birazdan, göle ulaşacaksın. – dedi kurbağa.
  • Gerçekten mi? Çok teşekkür ederim. Sen çok iyisin. – dedi balık.

Kurbağa ve balık, birbirlerine gülümsediler. Aralarında, bir sevgi filizleniyordu. Kovayı delmek için, kurbağa daha çok çabaladı. Sonunda, su bitti. Balıklar, göle döküldüler. Kurbağa, balığı aradı. Onu buldu. Yanına gitti.

  • İşte, gördün mü? Seni kurtardım. Artık özgürsün. – dedi kurbağa.
  • Evet, gördüm. Sen harikasın. Artık özgürüm. – dedi balık.
  • Peki, şimdi ne yapacaksın? – diye sordu kurbağa.
  • Şimdi, seninle kalacağım. Seni çok sevdim. Seninle birlikte olmak istiyorum. – dedi balık.
  • Ben de seni çok sevdim. Ben de seninle birlikte olmak istiyorum. – dedi kurbağa.

Ve böylece, kurbağa ve balık, birbirlerine sarıldılar. Gölde, mutlu bir şekilde yaşamaya başladılar. Diğer kurbağalar ve balıklar, onları kıskandılar. Ama onlar, umursamadılar. Onlar, sadece birbirlerini umursadılar. Ve birlikte, çok mutlu oldular.

Yorum yapın